17 Mart 2009 Salı

Tüketim Toplumu

İşte Sam amcamız parmağını gözümüze sokar gibi yeni emrini veriyor: '' Harcamaya (Tüketmeye) başlamanızı istiyorum.''

Ben çocukken Karamürsel'de amerika'nın sovyetleri(rusya) gözetlediği üssü vardı. Dayım orada bahçıvan olarak çalışırdı ve ben de onunla oraya gitmeye can atardım. 60'lı yılların sonlarıydı, bizde hiç oyuncak yokken, amerikalı çocukların sıkıldıkları oyuncaklar çöpe atılırdı. Biz telleri büküp çember çevirirken, onların çocukları bisiklet ve oyuncaklarını evin dışına bırakıverirdi, hırsız korkusu olmadan. Orası çocuk gözümde, ülkemin içinde bir cennet vaha idi. Korkunç bir tüketim ve bolluk vardı.
Yıllar yılları kovaladı, benim ülkemin insanıda onlardan geri kalmayacağını gösterdi, Özal'la birlikte herşey bollaştı, tüketimin ekonomimiz için ne kadar faydalı olduğu, televizyon kutuları aracılığıyla bizlere belletildi.
İnsanımız amerikalıdan geri kalır mı? Kalmadı elbet. Evlerimizde eşyalarımız arttı; Televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, LCD, HD, Plazma, Sinema sistemleri derken, evler küçük gelmeye başladı. Siteler yaptık göğü delen.
Otomobil sahibi olmanın dayanılmaz çekiciliği gösterildi, sonra yollar yetmez oldu. Duble oldu herşey. Benzin dışarıdan alınıyormuş ne gam! Bakkala bile arabayla gider olduk.
Garson duble çek! Hamburger'lerimiz oldu Double! Yedikçe şiştik!
Alışveriş merkezlerimiz oldu, süper, mega, ultra. Dolaşır olduk plastik ağaçlı yollarında el ele.
Dersimizi iyi belledik toplum olarak, tüketirsek ekonominin çarkları döner dendi bize.
O çarkları döndürmek için ücretli köle olduk, köylerimizi terkettik, tarlalarımızı boş koyduk, şehirlerde gettolarda toplandık, çok çalıştık çok. Ülkemiz gelişiyor gelişecek masallarıyla geldik bu güne.
Kriz mıriz derken Sam amca ve saz arkadaşları(ülke içindeki taşeronları) şimdi bize bağırıyor.
Tüketsenize be... Ne duruyorsunuz...
Bu sistem Tüketimle besleniyor. Ve öyle gözü aç ki hiç doymuyor.
Baksanıza amerikan halkına yarısından fazlası obesite...

4 yorum:

  1. Sevgili Coşkun, bir yandan iflaslar, işsizlik ve zaten sıkıntılı olan yönetim sorunlarımız. Diğer yandan içimde hızla düşen tüketimin verdiği tuhaf bir huzur. Çocukluğumdan anımsadığım tutumlu günlere 'keşke' geri dönecek miyiz acaba'nın keyfi. Nerden baksak iki ucu pis bir çomak. Umudum yurdum üretimine yol verebilmek ve öncelikle vasıfsız Çin mallarının önünü kapamak...

    YanıtlaSil
  2. Gittikçe artan sayıda kişinin topluma dayatılan tüketim alışkanlıklarını sorgulaması ilginç ve güzel. Çözümler oluşturmanın da zamanı geldi gibi sanki :)

    YanıtlaSil
  3. Selamlar,
    Güzel yorumlarınız için teşekkürler.
    Ben kişisel olarak tüketim azaltmasına gidiyorum. Fakat haklısınız,toplumsal bilinç oluşturmalıyız.
    Benim, sizin katkınız da iyi bir başlangıç.
    Sizlerin doğa dostu üretkenliğinizi zevkle ve ilgiyle izliyorum.
    Yolunuz açık olsun...

    YanıtlaSil
  4. bütün alışveriş merkezlerine bir bakın. içinde ne bir saat ne de bir pencere göremezsiniz. insanın dış dünya ve gerçeklik ile bağlantısı koparılmış,hipnotik enstrumanlar olan ambalaj kağıdları ile uyuşturulmuştur. tamamiyle harcamaya programlanmışızdır ve pasifize edilmişizdir. insanoğlu yaşamak için yemekten,yemek için yaşar hale getirilmiştir. bunun bilincinde olmalıyız ve hiç değilse endüstriyel gıdalardan, hazır yiyeceklerden, mevsim dışı sebze ve meyvelerden uzak olmalıyız.

    YanıtlaSil