19 Mart 2009 Perşembe

Ağaçlar Ölmesin.

Söğüt ağacı, kökü sökülüp atıldığı halde tomurcuklanmış, yaşamak ister insana inat.
Benim yaşadığım yerde ağaçlar yaşardı, sıcak yaz güneşinde gölgesinde yürürdük, yol kenarında meşe ağaçlarının, söğütlerin altında böğütlen yerdik. Doğal, katkısız. Yollar dardı. Kıvrılarak giderdi, her kıvrımın ardında yeni bir manzara çikardı önünüze, merak ederdiniz sonrasını yolun. Yazın toz, kışın çamur olurdu. Dar kıvrım kıvrım yollar, kenarları ağaçlı yollar, dipleri çalılı yollar...
Hayvanlar ölmezdi yollarda, yılan, kaplumbağa, kertenkele, kurbağa, kirpi, sincap...
Kuşlar öyle bir öterdi ki, bilinmezdi mozart, bach, çaykovski...
Sonra motor gürültüleri çoğaldı. Yollar yetmez oldu bize. Yollar genişletildi, asfaltlandı, toprak güneşe hasret bırakıldı.
Şimdi; geniş asfalt yollar, dümdüz giden yollar, sıcakta buram buram yanan yollar, yağmurda sel olan yollar, ağacı yok yollar, motorlu canavarlarla hız yaptığımız yollar...
Artık daha hızlı gidiyoruz her yere, zamanımız yok dinlemeye kuş seslerini, işimiz acele.
Hapsettik kendimizi geniş beton evlere, daha büyük ve güçlü arabalara, sanal yaşamlar kurduk.
Farkında bile değiliz verdiğimiz zararın, yok etmekteyiz doğal olan ne varsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder