16 Mart 2009 Pazartesi

Okuduklarım

Bu kitabı ikinci kez ve bir günde okudum. Altını çizdiklerimle kitap gerçekten çarpıcı ve düşündürücü...
Kitap YKY çıkmış, 215 sayfa.
Arka kapağında kitap hakkında şunlar yazılmış;


''İnsanoğlu üzerinde yaşadığı yaşlı gezegenle uyumlu ve sevgi dolu bir ilişki içerisinde değil ne yazık ki. Yeryüzünün sayısız nimetlerinden yararlanıp diğer bütün canlılarla bir arada sorunsuzca yaşamak varken, doludizgin dramatik bir sona ilerliyoruz.
Küresel ısınma, doğal kaynakların tükenmesi, sivil sanayi ve savaş sanayisi nedeniyle sularda ve topraklarda meydana gelen kirlenme, zenginliklerin dengesiz dağılımı, beslenme sorunları ve birçok türün yokoluşu, cehennemi bir görüntü çıkarıyor ortaya.
Saygın bilim adamı Hubert Reeves, Frederic Lenoir'ın sorularına verdiği cevaplarla, en son bilimsel verilere dayanarak, insanlığın ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri teker teker ele elıyor. Hemen ciddi önlemler alınmazsa insanlığın geleceğinin hiç de parlak olmadığını somut biçimde ortaya koyuyor.
Hubert Reeves yaşamın sürebilmesi için hepimizi harekete geçmeye çağırıyor.''


Çapıcı şekilde ve bilimsel olarak, hızla hep beraber gitmekte olduğumuz çevre ve insanlık felaketlerini anlatıyor.
Küresel ısınmanın nedenleri ile ilgili senaryolar anlatılıyor.Çok güzel cümleler var: ''İnsanın yeryüzünü yiyip bitirdiğini söyleyebiliriz(köpekbalığından çok daha zararlı bir yaratık insan).
Çerçeve içine alınmış; komik ama düşündürücü:
'' Sağlıklı bir gezegen hasta bir gezegenle karşılaşır: -Ne oldu, neyin var? -Sorma, insanlığa yakalandım! -Hiç merak etme, ben de kapmıştım o enfeksiyonu. Bir düşün hayatım, kendi kendini yok eden bir hastalık bu. Zamanla geçer! ''
1-Hava değişimi bölümünde dünyamızın geçirdiği buzul ve ılık dönemleri şekil ve grafiklerle desteklenerek anlatılmış, ozon tabakası, sera etkisi, hava kirliliği çarpıcı örneklerle açıklanıyor:
''Dünyadaki en kirli on kentten sekizi Çin'de bulunuyor. Ama başka ülkelerde de kirli şehirler var. Yeni Delhi'de nefes almak, günde on ya da yirmi sigara içmekten farksız! ''
2- Yarının enerji kaynakları bölümünde; en emin ve masrafsız yolun enerji tasarrufu olduğu belirtildikten sonra enerji kaynakları anlatılıyor. Nükleer enerji geniş bir şekilde ve sorunlarıyla muhalif bir bakış açısıyla anlatılıyor. Nükleer atıklar, kazalar, güvenlik, terörizm ara başlıklarıyla o kadar güzel açıklanıyor ki, Türkiye'mizin hızla nükleer belasına sürüklenmesini ibretle anıyorsunuz. Bir alıntı; '' Nükleer enerji ' benden sonra tufan' demektir, ya da ' şimdi biz nimetlerinden yararlanalım da torunlarımız hesabı öder, elbette eğer başarabilirlerse' demektir.''
3-Bu akşam ne yiyoruz? '' Bir yere insanlar gelmeden önce orada ormanlar vardır, insanlar gittiklen sonra da çöller.''
Bu bölümde açlık sorunu irdelenmiş ve dünya nüfusunun 2050 yıllarında sabitleneceği öngörülerek açlık sorununun gelişmiş kuzey için sözkonusu olmadığı fakat afrika ülkelerinde hala yaşandığı belirtilmiş. Aşırı üretim adına yapılan, nitratlı gübreleme, tarım ilaçları, balıkçılık ve su israfı ve kıtlığı anlatılmış. Su konusunda; ''İçilebilir su kaynakları hızla tükeniyor. Bazı tahminlere göre 2025 yılında, halkların üçte biri su kıtlığı çekecek.'' En riskli ülkelerden biri de ülkemiz, Türkiye'miz.
Ormanların insan eliyle nasıl katledildiği ve yokedildiği çarpıcı cümlelerle gösteriliyor; '' Ormansızlaşma hızı, sorumsuzluk nedeniyle gittikçe arttı ve saniyede iki futbol sahası büyüklüğüne ulaştı!'' Gelecek için yapılacaklar belirtilirken organik tarıma yönelme olduğu söylenip, GDO'lar konusu kısaca geçiliyor.
4- Pisliğe bulanmış bir gezegen: Anti-personel mayınların insanlığa ve dünyaya zararları anlatılmış ; '' İşin anlaşılması güç tarafı, bugün hala mayın alımının ve döşenmesinin sürüyor olmasıdır. Elli kadar ülke bunları üretmeye devam etmekte kararlı, aralarında Rusya, ABD ve gelişmekte olan birçok ülke var.'' Kimyasal ve bakteriyolojik silahlar, nükleer silahlar ve atıkları anlatılmış. Kimyasal sanayi atıkları, böcek ilaçları(DDT v.s) , zehirleyiciler( evlerimizdeki eşyalarda kullanılan boya cila gibi maddeler için Pencerelerinizi açık tutun evi havalandırın deniyor.), plastik atıklar ve bunların balıklara verdiği zararlar. Uzayın bile kirletildiği belirtiliyor.
5- Hayvan Kardeşlerimiz : Canlılara ve doğaya bakışımızdaki insanmerkezcilik yaklaşımını bir kenara bırakmalıyız. Biz de doğadaki sayısız türden biriyiz sadece.
'' İlkbaharda bitkilerin canlanması, göçmen kuşların geri dönmeleri gibi olaylar, betonlar arasına hapsolmuş çağdaş insanın nelerden mahrum olduğunu acı bir şekilde gösterir. Doğanın güzelliklerinin tadını çıkarmak, psişik dengemizi korumamız için esastır.''
Hayvanların yokoluşlarının tek sorumlusu insan. Onca insan sıkıntı içinde yaşarken neden hayvanlarla uğraşıyorsunuz? diye soranlara; Batmakta olan bir gemide beraber yol almaktayız.. Yeryüzündeki kısa süreli yolculuğumuzda hayvanlar bizim yol arkadaşlarımız. Bireysel tutum çok önemli. Merhamet duyguları, önce hayvanlara karşı davranışlarda ortaya çıkar. diyor ve zevk için avcılığa karşı olmamızı belirtiyor.
'' İnsanlar hayvanları kurban ettikleri sürece birbirlerini öldürmeye devam edecekler. Ölüm ve acı ekenin sevgi biçmesi mümkün değildir.'' (Pythagoras,M.Ö. 570-480)
6- Dünyamızdaki sefaletin görünümleri: Sefalet, özellikle de zenginliklerin dengesiz dağılımı, küresel ısınmayla birleşince, insanlığın geleceğini tehdit eden en önemli unsura dönüşüyor. Afrika'daki yoksulluk ve açlık anlatılıyor ve kuzey-güney uçurumundan bahsediliyor.
''Gittikçe azalan sayıda insan gittikçe artan bir lükse kavuşacak ve tüm bunların uzağında hayatta kalmaya çalışan, gittikçe kötüleşen çevre koşulları içinde açlıkla ve hastalıklarla savaşan mülksüzler ordusuna karşı silahlanarak kendi sıhhi gettolarına kapanacak.''
Ve yoksulluğun şiddet ve terörizmi beslediğini batılı bir anlayışla şöyle yorumluyor kitap'ta;
''Batı'ya ve batı'nın yaşam tarzına yaklaşmak isteyen yüz milyonlarca Müslüman, bu İslamcı bakışı(11 eylül ve bin ladin'i kastederek), bir öfkenin, bir adaletsizlik duygusunun ve bize karşı beslenen bir hıncın ideolojik dayanağı olarak görüyorlar ve haksız sayılmazlar.''
7- Harekete geçelim : İnsanlığın demokrasi, sivil toplum kuruluşları, ekoturizm, yenilenebilir enerji gibi yolları kullanarak birşeyler yaptığını veya yapacağını savunarak iyimser tablo çiziyor.
8- Sonsöz : '' Fırtınada gemi batacak hale geldiğinde, gemiciler kendi aralarındaki kavgaları unutup gemiyi kartarmak için beraberce çalışırlar.''
Karmaşıklık ve zeka kalıcı olmayabilir. Hepsi bize bağlı!

İyi okumalar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder