3 Mart 2009 Salı

Takvim yaprağı


Hepimizin bir doğum günü var. Ama sanırım yaş ilerledikçe anımsanmaz bu günler, çocukluktaki kadar. Bilgisayarın yanındaki duvar takvimi bana anımsattı. Bir an yaprakları geri saysam kaç tane yaprak koparmışım yaşamdan diye düşündüm. Belki biraz sanal bir geri sayım olacak ama tam 17885 (onyedibinsekizyüzseksenbeş) adet takvim yaprağı ediyor. Üst üste konulsa boyumu geçiyor sanırım.
Fakat yaşam budur işte. Günleri koparırız ve atarız bir takvim yaprağı gibi. Belki bazen saklarız bazılarını, bunlar bizim için önemli günler, yol ayrımlarıdır. Ama ne kadar saklasakta, sararır yok olur o yapraklar.
Düşecek bundan sonra, sonbahar da ağaç yaprakları gibi takvim yapraklarıda.
Ağaç yapraklarını her yıl döktü diye hüzünlenir mi? Hayır.
Döngü sürer, yenilenir yapraklar baharda öylesine güçlü, öylesine parlak.
Ben kopardığım yaprakları hesapladım ama koparacaklarımız sırdır söylenmez bize.
Hep merak edelim diye, bu sonsuz akışta neredeyiz...
Ben bir ağaç gibi her yeni yaprakta yeniden canlanmak isterim.
Doğa bana öğretir, tomurcuklarından yeni yapraklarını doğuracak ağaçlar.
Asla kaygı duymamalıyım gelecekten, ben baharda doğmuşum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder