13 Ağustos 2009 Perşembe

Bisiklet Gezisi- Saraylı köyü ve Sapanca gölü

Saraylı Köyü gezisi: 10.Ağustos-Pazartesi günü kısa bir belgeleme turu yapmak istiyorum.
Gölcük'e bağlı bu köye daha önce gitmiş, fotoğraflarını çekememiştim. Evden çıktıktan sonra ana yola (D-100) çıkmadan İhsaniye üzerinden gidiyorum. Bu yollar benim devamlı antrenman yollarım. İnişli-çıkışlı yolları, müthiş doğası, köylerin içinden geçilmesi, sakin olması, temiz havası, derelerinin müziği....
Neyse, deprem kalıcı konutlarını geçtim. Kısa ve dik bir rampayı çıkınca mezarlıklara geldim. Sola dönerek Saraylı köyüne giriş yaptım.

Bu köy çok eski bir yerleşim. Adını, mezarlığındaki tarihi roma sarayı kalıntılarından alıyor. Kalıtılar; hoyratça çalınmış, yıkılmış, yok edilmiş. Mezarlıkta osmanlı mezarları çoğunlukta. Osmanlı döneminde önemli bir türk köyü.
Ufak köy meydanında öyle bir ulu çınar var ki, yaşını tespit etmeye gelen yetkililerin matkapı yeterli gelmemiş, çevresi 19.5 metreymiş, osmanlıdan eskiymiş...
Çınarın altında köylülerle sohbet ettik, çaylarını içtim. Devlet burayı sit alanı ilan etmiş ve kaderine terk etmiş, dertliler. Selam edip, Örcün ve Yukarı Değirmendere köylerini de gezdikten sonra, geldiğim yollardan eve dönüyorum. 32.5 km bisiklet sürmüşüm.

Ulu çınar ve köy kahvehanesi; çınarın çevresinde roma kalıntıları, çaylara masa olmuş.

Bir köylü dost, taşların üzerindeki desenlerin Enginar yaprakları olduğunu gösteriyor. Mezarlıktan osmanlı mezar taşlarının bile çalınıp götürüldüğünü anlatıyorlar.

Köyün sit alanı olmasından sonra kaderine terkedilmiş bir eski ev. Bu osmanlı-Türk evini koruma altına almışız! Ancak şöyle bir durum var. Bir köylü;- bu evler çok eski değil, bunları yıkıp yerine gayet güzel evler (Beton!!!) yapılmalı, dedi. Devletleri oluşturan insanlar ve insanımızın tarihine saygısı bu kadar. Korumaya ve yaşatmaya önce oradaki yerli halk inanmalı.

Osmanlı mezarları ile yeni mezarlar iç içe. Eskilerin hızla yok oldukları görülüyor.

Eve vardığımda biraz hüzünlüydüm, mezar taşlarına çok baktım ve bir insanın en çok 3 nesil hatırlanacağına bir kez daha inandım. Sonrası sonsuzluk...

********************************************************************

Sapanca göl turu: 11.Ağustos- salı günü daha uzun bir tur yapma isteğiyle yola 0930 gibi çıktım. Geçen yıldan beri gitmediğim ve nispeten düz bir rota olan göl turunda karar kıldım.
Kullar'ı geçtikten sonra Arslanbey köyünün içinden geçtim. Rüzgar poyraz ve önümden esiyor.
Suadiye'yi durmadan geçtim. Kahvelerinde pinekleyenlerden birinin - ''Zabıtalar bisikletle mi geziyor artık la.. '' dediğini duydum. Sarı reflektör yeleğim bu kanıyı uyandırdı sanırım. Aklınca dalga geçmeye çalışıyor da olabilir. İnsanımız, kendi atıl ve miskin halinin daha komik olduğunu ne zaman anlayacak bakalım. Maşukiye'ye kadar iniş ve düz yolda ilerledim. Yol boyu yemyeşil ve doğa harika. Maşukiye'den sonra sapanca yolu trafiği biraz arttı. Yol dar ve emniyet şeridi yok. Beyaz kenar çizgisinin üstünde gidiyorum. Yol boyu fotoğraflamaya değer bir şey bulamadım, insanımızın estetikten uzak çirkin yapılaşması, doğanın içinde pıtırak gibi...
Sapanca'da göl kenarında bir çay bahçesinde oturup dinlendim. Başka alternatif olmadığından gözleme yedim. Gölde, plastik deniz bisikleti gibi bir şeylerle gezenler vardı. Göl kenarına ekilmiş ağaç fidanları suyun içindeydi. Poyraz etkisiyle sular yükselmişti.
Saat 1400'da Sapanca'ya veda edip yola devamla Arifiye'den sola saparak D-100'e çıktım.
Arslanbey yolunda Kartepe'nin görünüşü.

Sapanca göl kenarında, ben gözleme yerken, bisikletim de gölgede dinleniyor.

Sapanca gölü...

Sapanca gölünün kuzey( D 100) yolundan görünüşü...

Eşme çıkışı, ileride Uzuntarla'dan sola saparak dar bir yoldan Acısu'ya indim. Kullar üzerinden saat 1600 gibi eve vardım. Dönüşümde kuvvetli poyraz'ın bana yardımcı olduğunu da belirtmeliyim.
Tur Bilgileri:
Toplam bisikletle gidilen mesafe : 105.53 km
Toplam bisklet üstündeki zaman : 5 saat 54 dk.
Ortalama hız : 17.88 kmh
Maksimum hız : 45.36 kmh

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder