13 Mart 2009 Cuma

Para... Para... Para...

Ben hayatım boyunca para'yı amaç olarak benimsemedim. Çocukluğum 60'lı yıllarda geçti...

 Bana tasarrufun iyi olduğu belletildi. Fakirdi ailem. Hep gelecek kaygısı içindeydiler.Ama umutluydular. Kumbaram vardı; İş bankası amblemli, krom görünüşlü, üstten kulplu, içine 25 kuruşlar atardım. Bankada açılıp sayılınca, çocukca bir mutluluk duyardım, ne kadar çok param var diye.
Gençliğimde para yine kısıtlıydı bizim için, o nedenle asla aşırılık yapmadım hep ölçülü yaşadım. Bir bisikletim bile olmadı, yürürdük güle oynaya arkadaşlarla.
Üniversite hayatım zorluklar içinde geçti. Farelerin dolaştığı bodrum katlarında otururdu öğrenciler, bekar'a ev vermezdi ev sahipleri. Ama bir birayı dolgun sohbetlerle içerdik. ''Genciz para yok, yaşlanınca mecal yok'' - muhabbetleri yapardık kahkahalar eşliğinde. Ama dostluk vardı sapına kadar.
Çalışma hayatım başladı, uzun yıllar süren. Evlendik, şanslıydık tokgözlü, kanaatkar, şükreden, aynı kafada eşlerdik, bir bütünün yarısı. Para kazanmaya başladık, alın terimizle. O alın teri ki, birçok yapmak isteyip yapamadığımız şeylerin burukluğunu sakladı içinde. Parayla yatırımlar yaptık, bizi kimi mutlu, kimi mutsuz eden. Biriktirdik parayı, gelecek kaygısını taşıdığımızdan. Harcadık, sonradan gereksiz bulduğumuz birçok eşyaya. Ama ölçüsüz akmadı para bize çeşmeden, avucumuzdan taşmadı hiçbir zaman. O yüzden avuçumuzdaki paranın değerini bildik, çöldeki bir avuç su gibi.
Mesleğim gereği denizlerden limanlara ulaştım, sınırlar yoktu denizde, suydu başı sonu olmayan. Çok değişik yaşamlar gördüm; zengin, fakir. Çamurlu liman'da, yere dökülen pirinç'i, şeker'i, un'u, avuçlarıyla toplayan zenciler, kızkardeşlerini 5 dolar para için pazarlamaya çalışanlar, aç olduğu için çalmak zorunda olanlar, hiçbir şeyi olmadığı halde gülebilenler...
Cezayir'de, Fas'ta; ülkesinden kaçmak isteyenler, avrupa'da olup kendilerinde olmayana..
Filipinler'de, Tayland'ta; sırf paralı zengin arapların hastalıklı zevklerini tatmin için binlerce dolar'a kızlıkları bozulmuş genç kadınlar...
Birezilya'da ellerinde tabancalarla gasp yapan, para için vücudunu pazarlayan gençler...
Avrupa'da, Kuzey amerika'da; atalarının sömürgecilikle topladığı paralarla, kibirli, mağrur, soğuk ve yanlız insanlar...
Çok para'nında az para'nında insanları çirkinleştirdiğini gördüm. Gördüklerim beni olgunlaştırdı; sağlığı, mutluluğu, sevgiyi ve paylaşmayı daha değerli gördüm para'dan.

Tüm bunları neden yazdığıma gelince; Evet sonunda ''Süper loto'' denilen, devlet destekli, para zengini yaratma oyunu, iki kişiyi paraya boğdu. 25'er milyon lira. Şanslıydılar, doğru tahmin yürütememiş diğerlerinin gözünde, çünkü '' şans''doğru çıkan tahmindir. Belki ''kader = şans '' olabilirdi, kaderleriydi onların şanslı olmak. Bir an onların yerinde olsam ne yaparım, diye düşündüm. Düşüncesi bile beni tedirgin etti.
Çok paranın ağırlığı altında nasıl ezilecekler, ilk önce müthiş bir mutluluk kaplayacak benliklerini.
Ama mutluluk an'lardan ibarettir. Mutluluk patlaması anları geçince bu büyük para(şeytan) dürtecek onları, ne yapacaksın benimle sevgilim diyecek. Benden başka kimseye güvenme, karına çocuklarına bile diyecek. Çevrendeki herkes potansiyel akrabandır uzak dur, güvenme, tanıma, kork. Bu kişiler uçak kullanmayı bilmeden, dev bir uçağın kullanıcısı olacaklar aniden.
Adım adım çıkmayacaklar merdivenlerden, sonunda büyük ihtimalle, benimde bir tanıdığıma olduğu gibi, sıfırı tükettirecek onlara büyük şeytan.
Belki sonunda kötü kader diyecekler şanslarına, kimbilir...
Tüm bunlar gerekli replikler belki de dünya tiyatrosunda, dayanılmaz çünkü sonlu yaşamlarımızın acı gerçeğine, sonsuz evren'de...

1 yorum:

  1. yaşım 31.. gelirim çok şükür.. ama bir kredi kartım dahi yoktur.. arasıra araba hevesi sarar içimi ama gelip geçicidir bilirim.. biliyoruz ama kendimizi avutuyoruz aslında geçici hazlarla.. ötelerin çağrısını duymamazlıktan gelmek için oyalıyoruz kendimizi.. temelde,ta en derinde eksik bişeyler var içimizde.. arıyoruz onu ama yanlış adreste.. parada,makamda,güçte.. oysa hayat her an fısıldamakta kulağımıza : ''sen bu değilsin,aradığın bu değil''..

    YanıtlaSil