16 Ekim 2012 Salı

Sülüklügöl Gezisi (Yürüyüş)

 
Ağaçların 300 yıldır çürümeden anıtlaşmış varlıkları çok ilginç bir manzaraydı.
 Kocaeli Dağcılık ; Sülüklü Göl'e bir gezi düzenlemiş katılalım dedik, baldızım Gülin'i de katılmaya ikna ettim ve pazar sabahı İzmit'ten iki otobüsle doğuya doğru yola çıktık :

Otobüslerimiz bizi önce otobandan Mudurnu yoluna, sonrasında Akyazı-Kuzuluk-Dokurcun geçilerek Tavşansuyu köyüne ulaştırdı. Bu güzel yerleşim isimleri, yemyeşil doğa, kurak geçen yaz mevsimine rağmen çağıldayarak akan dereler ve koyu çirkin lekeler gibi çarpık yapılaşma,düzensiz- dar yollar, göçlerle güdükleşmiş beldeler. Eski estetik kagir köy evleri yıkılmış yerlerini beton ve tuğladan yapılmış ucube yapılar almış. Doğanın olabildiğine güzelliğine inat gibi.
 Tavşansuyu köyünden sağa dönülerek toprak-taşlı bir yola giriliyor. Yolun başlangıcındaki tabelada Sülüklügöl milli parkına 9 km olduğu müjdeleniyor. Yol yeşil bir tünelde ilerlerken yanıbaşınızda köpüklü sularıyla bir dere çağıldayarak akıyor.
Bir kaç km. sonra arabalardan inerek yürümeye başladık,  grubumuz elliyi aşkın doğasever barındırıyor. Yürüyüş, yükselerek-kıvrılarak-vadi boyunca neşe içinde devam ediyor. Nerdeyse tüm boyunlarda asılı koca koca, kara kara digital gözler anları yakalayıp, sonsuzluk çöplüğünde hapsediyor. Doğayı ve anı yaşamak değil de geleceğe gidip geçmişe bakma aceleciliği!  Yürüyenlerin arasında sigara içenleri,dedikodu yapanları,iş sorunlarını anlatanları,cep telefonu kurcalayanları görmek beni ürpertiyor. İnsanlık halleri.
Yalnız olmak, yalnız kalmak hissi benliğimi sarmalıyor sanki.
Geziden geriye benim küçük digital(lx3) gözümden yansıyan, aşağıdaki bazı kareler kalıyor:
 

























Gün karanlığa kavuştuğunda; yorgun bacaklar, yeni tanışılmış insanlar, bir yerin çıplak gözle hissedilmesi, temiz hava, sessizlik, sonbaharın renkleri, gölün yeşil sularının terapi etkisi, gölden fırlamış gibi duran ağaçların büyüleyici- mistik manzarası, beni rahatlatıyor. İşte diyorum bu nedenlerle gitmeli insan, yola çıkmalı, fotoğraf, tv veya internet'e bakmaktan çok farklı bu, içinde olmak, erimek, süzülmek,hissetmek, yaşam sahnesinde bir oyuncu...

Not: Milli park olan bu alanda ve gölün içinde piknik için gelmiş insan canlısının atmış olduğu çöpleri toplayıp mevcut çöp kutusuna atsaydık keşke, tüm uyarı yazılarının canı cehenneme, şeytan-insanın dünyayı getirdiği nokta tam da cehennemin kapısı çünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder