24 Kasım 2009 Salı

Neden bisiklet ?



Mavi bisikletim; iki yıl önce sadece 75 liraya almıştım. Vites sistemi yoktur.(Single speed).Yani ön ve arka dişliler tek. Eski bir bisiklet; parçalarının
yapım yerleri: Almanya(West germany), İsviçre, Fransa, İtalya gibi avrupa
ülkeleri. Şimdiki bisikletlerin yapım yerleri uzakdoğu. Kadrosu çelik, çamurlukları
krom(Hastasıyım). Sadece arka göbek(orijinali kontra-pedal ve göbekten 3
vitesliydi ama ne yazık ki bozuktu.) ve gidonunu değiştirdim. Ağırlığı:
12.5 kg.
Alışverişte, bakkal ve yakın yerlere giderken(Gölcük,İzmit v.s.), küçük
kızımla gezinti yapmak için bu sade ve güzel bisikletimi kullanıyorum.
Neden bisiklet kullanmalı sorusuna çok cevap yazılmıştır. Maddeler halinde sıralamayı sevenler uzun listeler yapmışlardır. Ben bunlardan alıntı yapmayacağım ve kendi düşüncelerimi yazacağım...

21 Kasım 2009 Cumartesi

Yazdan kalma bir günde...


Biz dostum Serhad ile Ereğli köyünde buluşmayı alışkanlık haline getirdik. Ben Karamürsel'e doğru pedallıyorum. O, Eskihisar'dan Topçular'a geçip buluşma noktamıza pedallıyor. Ortada buluşuyoruz adeta. Karamürsel sahilinde kahve molası verip, Ereğli köyüne pedallıyoruz. Dingin, sessiz ve sakin sahildeki çay bahçesinde simit eşliğinde çaylar, öylesine sohbetlere (Kültür birikimi aramayın bu sohbetlerde ! ) ortak ediliyor. Kimi zaman bu küçük balıkçı köyünün alçak tavanlı balık evinde, hamsi tava yediğimiz de oluyor. Martılar, karabataklar ve ismini bilemediğim deniz kuşları ihtiyar balıkçının ağlarına eşlik ediyor. İzmit körfezi fon oluyor manzaramıza. Gün bitiyor ve vedalaşıp dostça, ters yönlere pedal basıyoruz, dinlenmiş, mutlu...

17 Kasım 2009 Salı

Sonbahar'da ağaçlar- 1

Puslu, gri bir gündü. İnce ince yağmur yağıyordu. Sonbahar ağaçlarının rengarenk yapraklarında yağmurun sesi... Kış hazırlıkları sürmekte tüm ağaçlarda, döngü devam etmekte... Ayaklarımın altında yapraklar, düşmüş ıslak toprağa... Ve ben yürüyorum, sadece yürüyorum...

11 Kasım 2009 Çarşamba

Çılgın Kalabalıktan Uzak...

 
Pazar günüydü. Kasım ayının en güzel günlerinden biriydi. Hava açık ve sıcaktı.üzel günü doğada pedallayarak geçirmeye karar vermiştik. İzmit'te buluşacak ve Tahtalı göletine doğru pedallayacaktık...

6 Kasım 2009 Cuma

Gökova Pedallarımın Altında

Neden Gökova'ya gittim? Çünkü, bisikletime daha uzak yerleri göstermek istiyordum. Şaka bir yana, gitmek duygusu öyle birşey ki az çok hepimiz hissederiz onu. Bu etkinliğin topluca (150 kişi) yapılıyor olması, Gökova körfezinin dayanılmaz cazibesi, çadırda konaklanacak olması, denize girebilecek olmam, yolda olmak, gitmek, gitmek, gitmek...
Tura katılmak fikri uzun zamandır şekillenmişti zihnimde, Serhad'da olumlu fikir bildirdi, bizim oralardan genç dostumuz Emre'ninde gideceğini ramazan bayramında, babası kadim dostum Faruk ile bizi ziyaretlerinde öğrenmiştim. Neyse bağlantılar kuruldu, hazırlıklar yapıldı ve gitme günü geldi çattı.
Akyaka'ya gidiş: 23. ekim-Cuma; Biletleri Gölcük'den almıştım. Efe-tur'dan aldım. (Kişi başı 50 tl) Akşamüstü, eşyalarımı daha önce yerleştirdiğim ve kendi imalatım olan tur çantalarımı, çadır ve mat ı bisikletime yerleştirdim. Bisikletle ilk defa bu kadar yüklü gidecektim. Yüküm yaklaşık 15-20 kg. arasındaydı. Ailem benim uzak yerlere gitmeme alışıktı, fakat bu çok farklı bir şeydi. Bisikletleydi. Akşam 20.00 gibi evden seremoniyle( yola su dökmek) ayrılıp, Gölcük otogarına pedal bastım. Pedallarım kilitli (spd) olduğundan, tecrübem bir hafta bile olmadığından ve iki gün önce durduğumda sol ayağımı kurtaramayıp düştüğümden, daha da tedirgindim. Ama korktuğum olmadı ve çok rahatlıkla 7 km ötedeki otogara ulaştım. İnsana başlama cesareti yeter, gerisi gelir.
Bir korkum da otobüs şöför ve muavininin bisiklet alımında çıkarabileceği sorundu. Fakat bu korku da yersiz çıktı. 20.55' de Gölcük'den hareket ettik. Serhad Altınova'da bindi. Bu arada Emre'nin yanımıza gelmesiyle onun da aynı araçta olduğunu öğrendik, Seymen'den binmiş.
Gece yorucu ve uykusuz bir yolculuktan sonra, sabah 07.00' de Akyaka sapağında indik.



2 Kasım 2009 Pazartesi

Bisikletle yakın köyler


13.Ekim- Salı gününü Serhad ile birlikte, yeşillikler arasında, dağ-bayır turlayarak geçirdik.
Serhad' a bahsetmiş ve davet etmiştim. Gel bizim samanlı dağlarının doğası nefistir, köylerin içinden geçen güzel rotalar var, demiştim.
Sabah arabasıyla benim eve geldi ve dağ bisikletlerimizle yola çıktık. Yazlık ve Hisareyn köylerini geçerek İhsaniye deresini geçen köprüye geldik.

 İhsaniye'den itibaren güney yönünde tırmanışa başladık. Hedefimizde önce Hamidiye köyü var.