21 Mart 2010 Pazar

Bisikletle Bahçecik ve Ötesi- Zirve 980mt.

Turumun haritası ve yükseklik eğrisi. (Detaylı bakmak için üzerine tıklayın)

Pazar sabahı güzel bir güne uyanıyoruz. Hava açık, güneşli, rüzgarsız ve sabah 12 derece; tam bisikletlik bir gün. Sapanca'ya gitmekten vazgeçiyorum, çünkü araç trafiği çok yoğun olur. Sonunda daha önce hiç gitmediğim bir rota belirliyorum. Daha doğrusu yola çıkmak amaç, sonrasını şartlar belirleyecek.
Bahçecik sırtları ve zirve yapmak...
Sabah ailecek güzel ve doyurucu bir kahvaltı ediyoruz. Eşimin ve küçük kızımın kaygılı bakışları altında saat:10.00'da evden çıkıyorum. Dağ bisikletim ve silik(yol) lastikleriyle, yolların asfalt olmasını dileyerek.
Seymen caddesine çıktıktan sonra Bahçeçik'e doğru güney yönünde tırmanışa başlıyorum. Karşımda Samanlı dağları tüm heybetiyle duvar gibi yükseliyor.

6 km gittikten sonra Bahçecik girişine varıyorum. Bahçecik eskiden nahiye olan büyük bir yerleşim, şimdi Başiskele belediyesine bağlandı. 100 yıl öncesi ermenilerin meskeniymiş. İnsanoğlu bir varmış, bir yokmuş...

Sağda görülen tepelere çıkmak istiyoruz. Ermeniler zamanında Bahçecik'te Amerikan okulu bile varmış, sağ omuzumun hizasındaki bina o dönemlerden kalmış. Her nasılsa...

Soğuksu mesire yeri dönüşü. Ben sağa doğru tırmanmaya devam ediyorum. Bu noktaya kadar müthiş araç trafiği oluyor, sonrasında ise hiç araç geçmiyor denebilir. Tek tük geçen araçlarla selamlaşıyoruz, kim bu çılgın der gibiler...

Dönüşte, karşıda görülen ve yılan gibi kıvrılan yolu kullanacağım.

Yukarıdaki fotoğraf çıktığım yolların eğimi hakkında bir fikir veriyor mu ?

Yol boyu rastladığım tek daimakar çeşme...

Servetiye karşı yerleşkesine varıyorum. 600 metreye yükseldim. Sol taraf aşağılara bakıldığında Yuvacık barajı görülebilir. Ama ben bakmayı unutuyorum. Dönüşte de farklı yoldan ineceğimden fotoğraf çekemiyorum. Yeri gelmişken belirteyim; bisiklet turunda fotoğraf çekmek kolay değil, çoğunlukla durmak gerekiyor ve tempo bozuluyor.

Böylesi de var, küçük ama sevimli...

Böylesi de var; havuzlu, devasa ve hapishane gibi güvenlikli...


Tırmanırken kendimi çekiyorum. Nefes alışımdan başka ses yok.

Asfalt yol bitiyor, toprak yol başlıyor. Kuzeye bakan yönlerde kar var...

Evden çıkalı beri sürekli tırmanıyorum. Bitki örtüsü, buralarda bir zamanlar dev ağaçlarla (Meşe, kayın, kestane ...) kaplı ormanlar olduğunu gösteriyor.

Bazı yerlerde çamur bisiklet sürmeye izin vermiyor, birlikte yürüyoruz. Bu civarlarda dinlenip azığımı mataramdaki suyuma katık ederken yukarıdan iki motorsiklet geliyor sırtlarında iki genç çift, duruyorlar, selamlaşıyoruz. Yol izin vermemiş geri dönüyorlar. -Siz çıkarsınız diyorlar. E bisikletin farkı burada. Katır gibi her yere gider, o gidemezse sen onu götürürsün...

Bir köpek beni uzun süre takip ediyor.

Nihayet zirveye varıyorum. Saat:13.15 Burası 980 metre ve 20 km. tırmanmışım. Yol buradan sonra Menekşe yaylasına devam ediyor. Ağaçlar izin verse belki İznik gölü bile görülebilir. Biraz soluklanıp dönüşe geçiyorum. Suyum bitti. Pedal çevirme bitiyor, fren sıkma başlıyor. Çok dikkatli olmam gerekiyor. Çamurlu yolda kayabilirim.

İzmit körfezinin bir karesini daha çekiyorum.

Kıskanıyorum ve kendimi de kareye dahil ediyorum.

Uzaklarda Kartepe, buraların dayısı benim der gibi...

Nefis yüksek bulut formları(cirrus) gökyüzünü bir ressam gibi şekillendiriyor. Bulutları seyretmeyi ve şekillerinden anlamlar çıkartmayı sevmişimdir. Yukarıda solda, beni izleyen bir tanrıça başı görüyorum...

Beşkayalar kanyonunu daha yakından fotoğraflamak için patika arıyorum, fakat bulamıyorum. Girdiğim patikalar çok çamurlu, geri dönüyorum.

Kanyona yaklaşma amaçlı girdiğim bir yan yolda dört kafadar avcı ile karşılaşıyorum. Domuz avındalarmış. Ben bisikleti anlatıyorum, onlar silahları ve mermileri. Askerlik haricinde elimi silaha sürmediğim aklıma geliyor. Doğa severler ama yolları yanlış. Bana göre tabi.

Yol boyu,insan eliyle ormansızlaştırma sürüyor. Samanlı dağlarının doğal bitki örtüsü bozulup, yerine endüstriyel çam türleri ekiliyor.

Keçi yavruları ve çocuklar.

Sabah tırmandığım yol yukarıda uzanıyor. Ben hızlı fakat dikkatli iniyorum. Bahçeçik'ten sonra virajlı olmayan eğimli yolda, bisikletin üzerine yatarak maksimum süratlere ulaşıyorum. Rüzgar gözlerimi yaşartıyor. Gören de mutluluktan ağlıyorum sanacak. Saat: 15.00 eve ulaşıyorum. Eşim ve küçük kızım kapıda gülümsüyorlar, rahatlıyorlar...
Yolunuz açık olsun...

2 yorum:

  1. Coşkun hocam, güzel yerlerde dolaşmışsın -çamurlu bölge hariç- aynı gün ben de sana çok yakın yerlerde, Menekşe yaylası çevresi ve Beşkayalar Kanyonunda toplam 30 km.lik bir yürüyüş yaptım neredeyse karşılaşacakmışız.

    YanıtlaSil
  2. hocam imrendim sizlere şu anda görevde olan askerim.yakında emekli olup sizin gibi kendimi doğaya vereceğim.

    YanıtlaSil